
Suriye’de ve Orta Doğu’da Emperyalist İşgal ve Yayılmacı Politikalara Dair
Orta Doğu, yıllardır emperyalist güçlerin işgal ve sömürü girişimlerine tanık olmaktadır. Filistin’in işgali üzerine kurulan ve Güney Lübnan’ı defalarca işgal eden siyonist güç, şimdi de Suriye topraklarına yönelik yeni bir saldırı dalgası başlatmıştır. 1967’den bu yana Golan Tepeleri’ni işgal altında tutan İsrail, geçtiğimiz günlerde Şam sınırına doğru ilerleyerek Suriye’deki işgalini genişletme çabalarına girişmiştir.
Tarihsel deneyimlerimiz göstermektedir ki, İsrail’in bu yayılmacı politikaları bölge halklarına soykırım, savaş ve toprak gaspından başka bir şey yaşatmamıştır. İsrail, Filistin ve Lübnan cephelerinde sürdürdüğü emperyalist politikalarını Suriye’de devam ettirerek, direniş hatlarını zayıflatmaya çalışmaktadır. Özellikle İran’dan Lübnan’a uzanan ikmal hattını kesmeye yönelik çabalar, Filistin Direnişini ve Direniş Ekseni’ni kuşatma amacı taşımaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, 75 yıldır süregelen siyonist işgal ve sömürgeciliğe karşı direniş bitmemiştir ve bitmeyecektir.
Bu noktada, İsrail’e yönelik ekonomik tecrit mücadelesini büyütmek, tarihsel bir sorumluluktur. Parçası olduğumuz Küresel İntifada çağrısı, İsrail’in işgal politikalarına karşı her mücadele alanında etkili bir duruş sergilemeye devam edecektir. Filistin direnişinin güçlenmesini sağlayacak bölgesel koşulları oluşturmak, Filistin halkının özgürlük ve egemenlik mücadelesini sahiplenme iddiasında bulunan her yapı ve gücün tarihsel görevidir.
Bölgede emperyalist güçlerin varlığı ayrıca, halkların barış ve istikrar içinde yaşama hakkına yönelik en büyük tehdittir. Bu bağlamda bölge halklarının kendi öz örgütlenmeleriyle geleceklerini inşa etmeleri büyük önem taşımaktadır.
Şam yönetimini elinde tutan HTŞ, Şam sınırına doğru ilerleyerek işgalini sürdüren İsrail’e yönelik ne bir söz söylemiş ne de harekete geçmiştir. Orta Doğu’da halkların iradesini temsil eden bütün güçler, emperyalizmin ileri karakolu İsrail’e karşı açık bir şekilde direnişin safında durmadıkça siyonizm, işgal altında tuttuğu topraklara kan ve ölüm getirmeye devam edecektir.
Filistin’de olduğu gibi dünyanın diğer her yerinde halkların kendi kaderlerini tayin haklarının yanındayız. Suriye’de çeşitli emperyalist güçlerin müdahalesiyle yıllar süren iç savaşın ardından Esad rejiminin devrilmesi ile ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılmış, işkencelere uğramış, umutları ellerinden alınmış Suriye halklarının bu zulümden kurtulması ve kendi kaderlerini tayin etmeleri konusunda umudunun tazelenmesinin yanı sıra; halkların bu süreçte maruz kaldığı katliamlar ve pogrom tehditleri göz önüne alınarak değişimin halklar açısından korku yarattığı da görülmelidir. Nitekim Suriye’de yaşanan rejim değişikliği bölgede emperyalist emelleri uğruna hareket eden işgalcileri iştahlandırmış; İsrail ve Türkiye’nin Suriye’ye dönük işgal politikalarını genişletmelerine ve halkların kazanımlarını gasp etmeye dönük müdahalelere alan açmıştır. Bu bağlamda, Filistin İçin Bin Genç olarak, Suriye halkının egemenliğine dönük her türlü saldırı ve müdahalenin, Filistin’de ve Lübnan’da olduğu gibi Suriye’yi emperyalist güçlerin paylaşım alanına çevirmek isteyen her türlü girişimin karşısında; Suriye halklarının yanındayız.
Türkiye’nin, bölgede sırtını emperyalizme yaslayan bir güç olduğunu, Filistin’deki soykırım işbirliğinde ve Suriye’deki işgalci tutumunda ısrarcı olduğunu görüyoruz ve bu konumunu acilen sonlandırması gerektiğini savunuyoruz. Türkiye, destek verdiği SMO’yla birlikte bu yeni süreçte rol almakta, Suriye’de işgal alanını genişletmekte ve Direniş Ekseni’ni zayıflatma ve bölme planının baş aktörlerinden biri olmaktadır. Bugüne kadar İsrail ile ilişkilerini teşhir ettiğimiz ve bu ilişkileri zayıflatmaya çalıştığımız iktidarın, Filistin direnişini zayıflatan yeni sürece olan katkısını açıkça ifşa etmek istiyoruz.
Suriye’nin geleceği, halkların kendi iradeleriyle eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşayabileceği bir düzende yatmaktadır. Suriye topraklarında yaşayan Kürt, Arap, Dürzi, Türkmen, Ezidi, Müslüman, Süryani, Hristiyan, Yahudi, Şii, Sünni, Nusayri ve Alevi halkların barış, istikrar, eşitlik ve özgürlük iradesini tanıyor ve sahipleniyoruz.
İsrail’in yayılmacı politikalarına sessiz kalan her siyasi iradenin düşmanı olduğumuzun bir kez daha altını çiziyoruz. Filistin’in işgalini ve Filistinlilerin katliamını kolaylaştıran, bunun önünü açan emperyalist politikaların aktörü olan Türkiye hükümetinin planlarını bozmaya çalışacağımızı açıkça ifade ediyoruz. Türkiye’yi İsrail’le ilişkileri tamamen kesmeye, NATO’dan çıkmaya, Direniş Eksenini zayıflatma çabalarının tam karşısında olmaya çağırıyoruz.
Filistin direnişi, bugüne kadar direnmenin hep bir yolunu bulmuştur, bütün engelleme çabalarına rağmen yine bulacaktır. Filistin direnişinin önüne engeller koyan her plan ve programa karşı 1000 yıl da sürse savaşacağız.